İkinci Dünya Savaşı’nın dehşet dolu günlerinde geçen bu hikaye, Amsterdam’da yaşayan Miep Gies’in Nazi zulmünden kaçınmak için gösterdiği cesaret ve mücadeleyi anlatıyor. Genç yaşlarda olan Miep, Otto Frank’ın ailesini Nazilerin zulmünden koruma görevini üstlenir. Bu görevi, yıllardır birlikte çalıştığı Anne Frank ve ailesi için özveriyle yerine getirir. Miep, kocası Jan ve diğer yardımcılarıyla birlikte, Gizli yerde saklanan sekiz kişinin güvenliğini sağlamak için iki yıl boyunca büyük bir özveriyle çalışır. Nazi işgali altındaki Amsterdam’da hayatta kalmak, gizlilik ve tehlikeli kararlarla dolu bir yaşam sürmek demektir. Miep Gies, Anne Frank’ın Günlüğü’nü bulması ve Holokost’un etkileyici bir anlatımını dünya ile paylaşabilmesi için Otto Frank’a destek olmasıyla sadece bir koruyucu değil, aynı zamanda tarihle derin bir bağ kurmuş bir kahraman olur. Miep’in cesareti, insanlık dışı koşullara rağmen insanlık değerlerine olan bağlılığının bir simgesidir. Onun fedakarlığı, direnişi ve insanlığa duyduğu inanç, savaşın karanlığında umudu canlı tutan bir ışık olmuştur.