Craig’in sıradan günleri, ani bir değişimle altüst oldu; adeta bir fırtına gibi hayatına girdi ve her şeyi değiştirdi. Yeni bir kasabaya taşınmak zorunda kaldığında, eskiyi özlemekle kalmayıp, yeni bir başlangıç arzusuyla yanıp tutuştu. Ancak, kasabanın yakınındaki derede dileklerin gerçeğe dönüştüğüne dair bir efsanenin varlığı, onun için beklenmedik bir keşif oldu. Bu efsanevi fırsatı değerlendirmeye kararlı olan Craig, derhal harekete geçti. Banliyönün vahşi doğasında, bilinmeyenin peşinde bir yolculuğa çıktı. Yolda, beklenmedik dostluklar kurdu ve bu dostluklar, onun macerasını daha da anlamlı kıldı. Ancak, bu yolculuk, beklenmedik tehlikelerle doluydu. Derinlerdeki hazineye doğru ilerlerken, korsanların saldırısına uğradılar. Bu korsanlar, derede yatan hazineyi ele geçirmek ve kasabayı yok etmek istiyorlardı. Ancak, Craig ve arkadaşları, cesurca savaşarak kasabalarını ve hayatlarını korumak için ellerinden geleni yaptılar.