Kalabalığın içinde kaybolmuş bir ruh, 1860’ların San Francisco’sunda yeni bir hayata adım atmaya hazırlanıyordu. Vivienne Le Coudy, çiçeklerle dolu dükkanında yaşamının akışını değiştirecek bir karşılaşmaya hazır değildi. Ancak Danimarkalı göçmen marangoz Holger Olsen, hayatına girdiğinde her şey bir anda değişti. İkisi de farklı hayatlardan geliyordu, ancak aralarındaki çekim kaçınılmazdı. Vivienne, özgürlüğüne olan düşkünlüğü nedeniyle evlilikten kaçınmaya çalışsa da, Holger’in samimi ve kararlı duruşu onu yavaş yavaş ikna etti. Birlikte Nevada’nın tozlu Elk Flats kasabasına gitmeye karar verdiklerinde, Vivienne yeni hayatında güller yetiştirmeyi ve yerel bir kafede çalışmayı hayal ediyordu. Holger ise kasaba için bir ahır inşa etmeye kararlıydı. Ancak, hayatın zorlukları onları kısa sürede yakaladı. İç Savaş patlak verdiğinde, Holger Birlik ordusuna katılmaya karar verdi ve Vivienne kasabanın yozlaşmış liderleriyle başa çıkmak zorunda kaldı. Belediye Başkanı Rudolph Schiller ve çiftçi Alfred Jeffries’in baskısı altında, Vivienne hem kendi ayakta kalma mücadelesini sürdürmek, hem de Alfred’in oğlu Weston’un tehditkar yaklaşımlarına karşı durmak zorundaydı.