Kıyametin ardından dünya, bir zamanlar neşe ve hayat dolu olan coğrafyaların tam bir yıkım ve kaosun hakim olduğu bir manzara sunuyordu. İnsanlık, doğanın acımasız intikamıyla karşı karşıya kalmıştı ve bu seferki mücadele daha da zorlu bir hale gelmişti. Hayatta kalanlar, her gün sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal olarak da yıpranıyordu. Ölülerle birlikte yaşamanın verdiği korku ve çaresizlik, hayatta kalanların üzerinde ağır bir yük oluşturuyordu. Bir paralı asker, hayatta kalmanın sırlarını keşfetmek için sadece cesaretini değil, aynı zamanda kaderini de değiştirmek zorundaydı. Geçmişin izlerini taşıyan gözleri, umutsuzluğa kapılmamıştı, çünkü içinde hala bir umut ışığı vardı. Tam bu noktada, umudu temsil eden genç bir kadınla karşılaştı. Zombilere dönüşen insanlar arasında umudu koruyan bu genç kadınla birlikte çalışarak, paralı asker yeni tehlikelere karşı koymak için harekete geçti. Her ikisi de geçmişteki acılarına rağmen, umudu ve insanlığı koruma kararlılıklarını hiçbir zaman yitirmediler. Farklı geçmişlere sahip bu iki kişi, geleceği yeniden inşa etmek için güçlerini birleştirdi.