Rutin bir pazar sabahı, Igor oyun kumandaları ve boş enerji içecekleri kutuları arasından gözlerini açar. 30 yaşına geldiğini düşünmesine rağmen, hala gençliğin coşkusunu içinde hisseder. Oyun dünyasına olan tutkusu, gerçek hayattan kopmasına neden olmuştur. Odasının dağınıklığında zamanın nasıl geçtiğini unutarak günlerini geçirir. Yakın çevresi, Igor’u bu bağımlılıktan kurtarmaya çalışsa da, onun direnci kırılmaz. Yeni bir oyun sipariş ettiğinde, beklenmedik bir gerçekle karşılaşacağını asla tahmin etmez. Kimliği belirsiz bir grup tarafından hedef alındığında, oyunun gerçek hayata nasıl sıçrayabileceğini görmek zorunda kalır. Kız arkadaşıyla birlikte tehlikeli bir maceraya atılarak, oyunun sadece eğlence değil, aynı zamanda hayatlarını da tehlikeye atabileceğini anlar.