Kayıp ve yalnızlık, Snag’in hayatının temel taşları haline gelmişti. Avustralya’nın en ıssız köşelerinde geçen sessiz günler, onun için bir tür kaçış gibiydi. Fakat bir gün aldığı beklenmedik bir haber, Snag’in bu kaçışını paramparça etti. Öldü bildiği kadın, aslında hayatta ve acımasız gangsterlerin elindeydi. Snag’in kalbindeki eski yaralar yeniden açılırken, zihni ise bir intikam arzusuyla dolup taşar. Bu kadın, bir zamanlar onun dünyasının merkezindeydi ve şimdi onu kurtarmak için her şeyi göze alması gerekiyordu. Snag, kendi yalnızlığını geride bırakarak, karanlık bir dünyaya adım atar. Bu yolculukta yalnızca fiziksel olarak hayatta kalmaya çalışmaz, aynı zamanda geçmişin karanlık anılarıyla da yüzleşmek zorunda kalır. Her yeni düşman, Snag’in içindeki kararlılığı daha da güçlendirir ve bu tehlikeli yolculuk onu yeniden insan yapmaya başlar. Ama Snag’in asıl savaşı, dışarıdaki tehlikeler değil, içindeki korkular olacaktır.